Bu Blogda Ara

15 Ekim 2010 Cuma

ÇIKMAZ SEVGİLER SOKAĞI

Bir sevgi gülümsedi bu gün bana
Bir mutluluk parelendi hayallerimde.
Bir gülücükte sevindi
Masumiyet denizinde yıkanan kalbim.

Hırçın rüzgarların ortasında kalmışcasına
Üşüdü bu gün bedenim
Nefretini kusan havada...
Kaldırımlara bir gölge düştü bu gün.
Yollara ektiğim sevgilerde
Bir ruh, ruhumda can buldu.
Bir hayal gerçeklerimde konuştu
Bir sevgi, bir aşk vaadiyle...
Dumanlı kafaların selamında unuttum
Yüreğimde tazelenen bir sevgiyi.

Bu gün penceremi bir sevgiliye açarken
Doğadaki her şey bir renge çalmıştı
Hava mavi, çimenler yeşildi
Çiçekler rengarenk açıyordu
Sevdiğim kahverengi gözleriyle bakıyordu bana
Derken sokağın köşesinden
Dost bir kara renkli adam geçiyordu
Ve bir kuş kanatlarındaki gökkuşağı ile
Süzülüyordu havada tebessümündeki sıcaklıkla

Bu gece bir nefes gülümsedi bana
Bir sokak lambasının altında.
Yağan yağmurun tanelerinde
Umut umut ıslanırken
Yüzünü çevirdi bana bir sevgili
Ellerini, ellerime verdi.
Gözlerimi çevirdi yıldız gözlerine
O an kayboldu bir karanlıkta.
Çıkmaz sevgiler sokağında
Mavi zırhlar kuşanan aşk.
Bomboş kalan ellerimle
Bıraktı beni yüreğime yağan yağmurlarda
Bir başıma...
Yürüdüğüm bu sokakta attığım her adımda
Beni daha da yalnızlığa yaklaştırarak...

8 Ekim 2010 Cuma

HÜZÜNLÜ İSTANBUL

Umutsuz bir sabaha kalkıyorum.
Hayatıma çekilen perdeleri
Aralıyorum usulca.
Şehre açılan evimin gözünden
Çürüyen hayallerime
Üzerime kapanan yollara bakıyorum

Gidemiyorum hiçbir yere
Bir yoklukta geçmeyen yaramla
Tutunmaya çalışıyorum
Puslu havadaki bir İstanbul’da
Bir sevgiliyle olan anılarımda kalmaya

Bir şehir gibi gözlerinde
Gez gez bitiremiyorum sevdiğimi.
Sonu yokmuşcasına
Atılıyorum gözlerindeki şehre
İstanbul gibi yedi tepesinde
Bulmaya çalışıyorum sevgisini
Bir bulutun ardında saklanan güzelliğini.

Bir gülücük gibi mutlu etmişti İstanbul beni
Sonsuzlaşmıştı sayesinde
Bir güzelin hoşluğu anılarımda...
Silememiştim güzel günlerimden onu.
Şimdi geriye de getiremeden.
Susuyorum öylece kendi sessizliğimde

Çöküyor hayallerimin İstanbul’u.
Hüzünle izliyorum
Tükenen hayatları,
Her bir çığlıkta giderek biten umutları.
Sessizce seyircisi oluyorum ölüm tiyatrosunda
Biletleri kesilmiş bir ölüm oyununun.

Sevdiklerim alınsa da benden
El uzatıpta kurtaramıyorum onları
Sırat köprüsü misali hayattan...
Ay gibi parlayan anılarımda
Unutamayan bir sevgili misali
Bir sevgiliyi kucaklıyormuşcasına
Sarılmıştım hayata...

Ama şimdi çöküyor inşa ettiğim her şey
Yıkılıyor hayallerimin evi
Tek tek çürüyor odalar
Ve hüzünlü İstanbul
Gözlerdeki yaşlar gibi
Süzülüyor sokaklarından
Hafifçe denize karışarak
Gidiyor kendisinden İstanbul
Kendisini bekleyen kötü sona
Hüzünlü şarkılarla...

İnternet nedir?


İNTERNET NEDİR?

    İnternette dolaşırken herhangi bir sitenin adını arama yerine yazdıktan sonra biz internete kendimizce bir istekte bulunuyoruz.Bu isteğimizle birlikte bilgisayarımızın kendine ait olan IP adresi DNS server denen sunucudaki sayılarla uyumlaşarak bizi internete sokmaktadır ve dilediğimiz site de dilediğimiz bilgilere ulaştırmaktadır.
    Mesela www.izedebiyat.com diye bir şey yazdığımızda aslında bu internet sayfası adı birer rakamlar diziminden ibarettir.Örneğin izedebiyat yerine 112.1224.14421. gibi dizilimlerden ya da oluşumlardan ibaret olan bir şey insanların arasında hafıza daha kolay kalabilecek bir şekilde izedebiyat ya da başka bir siteyse onun adını almıştır.
    Biz burada internette sadece istemci olarak bulunuyoruz ama burada bize interneti sunan şey ya da kişi ise ülkemizde veya da tüm dünyada internet ağı ya da network’üdür.Bu ağ sayesinde internette işi bulunan kişiler ya da kurumlar bu ağı kullanarak kendi bilgisayarlarındaki IP adresini interneti sunan DNS serverlar gibi ağlara ulaşarak internete ve bilgiye ulaşmaktadırlar.
    Aslında internet denen şey birçok bilgisayardan oluşan bir ağdır ve bizler bilgisayarlarımızın başında herhangi bir site ismini yazarak bu büyük ya da yerel ortamdaki internet sunucularına ya da ağlara bağlanarak işlerini görüyorlar.Yani kısaca dersek internet ya da internete bağlanma olayı büyük ve küçük ağlar arasındaki bir ağa istemimizi sunarak (istemci olarak) bilgiyi ve internet ortamını sunanla bir ilişkiden ibarettir.
    Tabi burada bir şeyi de unutmamak gerekiyor.Bu da bizler sadece bir istemci de olmayabiliriz burada.Kendi evimizde ya da ofisimizde veya da herhangi bir yerde bulunan internetlere sahipsek ve bunu şifresiz ya da şifre yoluyla ulaşıp kullananlar olursa bizler burada sunucu konumuna da geçmekteyiz.Yani aslında bu internet ağında herkes birer istemci ve sunucudur.Bu sadece yerlerine ve koşullarına göre değişmektedir...
   O yüzden bu evrensel teknolojinin ne olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Bizler interneti ne olduğunu veya nasıl olduğunu hatta nasıl bizlere ulaştığını bilmeden bilinçsizce kullanmamak gerekir saygılarımla...